RÖNESANS DÖNEMİ DÜNYA TİYATROSU


Rönesans tiyatrosu, bütün dünyada tiyatronun geliştiği ve hareketlendiği bir döneme işaret eder. Her ülkede farklı değişikliklerin yaşanması, bu ülkeleri ayrı ayrı ele almayı da zorunlu kılar. Her ülkede tiyatro yazarları alana yenilik getirmek için farklı fikirler ve çalışmalar ortaya koymuşlardır. Ben de bu alanda bildiğim dönemsel etkileri aşağıda size sıralıyor olacağım. 


FRANSIZ TİYATROSU

           Fransa’da ilk önemli tiyatro hareketleri Kardinal Richelieu ve 14. Louis zamanında başladı. Oyun ve kumpanyalar önceden ve uzun zamandır Confrerie de la Passion’un tekelindeydi. 14. Louis ve Richelieu arasındaki rekabet bu tekelinde olma durumuna son verdi. Fakat 14. Louis tahta çıktığında henüz çok küçük olduğundan asıl güç başkan Kardinal Mazarin’deydi.  Mazarin, Hotel de Bourgogne’da oynayan topluluğu himaye ederken Richelieu, Teatre du Marais’de oynayan bir kumpanya oluşturdu.  Mazarin, Venedik’ten sahne tasarımcısı Torelli’yi getirtti. Torelli burada çeşitli gösterişli oyunlar, operalar sahneledi. 14. Louis de saray tiyatrosunu halka açtı.

 

Alexandre Le Hardy                                               

Dönemin ilk önemli yazarıdır. Birçok türde oyun yazmıştır. 

Eğitimli sınıfa hitap etmiş, pek gelişim gösterememiştir. 

Beş perde, şiirsel diyalog, koro, haberci gibi klasik kurallara bağlı kalmıştır.

 Fakat zamanla bu kuralları terk etmiş, tragedya ile komedyayı da birbirine karıştırmıştır. 

Klasiğin yasakladığı kanlı sahneleri göstermeye çekinmez. 


Pierre Cornielle

Kardinal Richelieu’nun himayesine girmiştir. 

Daha sonra Kardinal’in dayattığı oyun örgüsünün dışına çıktığı için uzaklaştırılmıştır.  

‘’Le Cid’’ adlı tragedyasındaysa kuralların tamamen dışına çıkmıştır.  

Academie Francaise’nin de sert eleştirilerine maruz kalmıştır. 

Ona göre tragedya, konusunu tarih ya da mitolojiden alan olağanüstü ciddi bir eylemdir. 

Metne doğallık, gerçeklik, eyleme dayanan karakterler getirmiştir. 


Jean Baptiste Racine

İlk oyunlarında kural ve ölçütlere bağlıdır. 

Oyun yazarlığında gerçekliğe önem verir. 

İnsanı tutkuları ve duygularıyla ele almış, psikolojik dramın da temelini atmıştır.  

Tarihsel ve mitolojik olayları bozmadan direkt olarak aktarır. 

Kendi ülkesinin ve çağının anlayışını kusursuz bir biçimde yansıtır. 

Oyunlarında iç aksiyona bolca yer verir, monolog görülmez. Kanlı sahneler yoktur. 

Tragedya ve komedyayı kesin olarak birbirinden ayırır ve üç birlik kuralını uygular. 


Jean Baptiste Poquelin Moliere

Klasik Fransız komedyasının kurucusudur. 

Töre komedyası ve karakter komedyasını çok iyi işlemiştir.
 
Ona göre komedyanın görevi, genelde insanlığın, özelde çağımız insanının kusurlarını göstermektir.

 Farstan kara komedyaya değin çeşitlilik gösteren oyunlarında asal özellik düşündürücü kahkahadır.

 Oyunları aynı zamanda son derece eğiticidir. Oyun dili yalındır.  

Başlarda ölçülü yazmış, sonraları düzyazı kullanmıştır. 

Beş perdelik oyun yapısı dışında tek perdelik ve üç perdelik oyunları da vardır.



İSPANYOL TİYATROSU

Lope de Rueda

Doğrudan doğruya halk tiyatrosu yapmıştır. 

Komedyalarında İtalyanlardan alınma olay dizilerini kullanmış, dil ve biçimlemede ise İspanyol üsluba bağlı kalmıştır. 

‘’paso’’ denilen ara komedyaların da ilk yazarıdır.


Lope de Vega

İspanyol dramatik edebiyatının kurucusudur. 

Klasikçi harekete karşı halk tiyatrosu gelenekleri çerçevesinde komedyayı geliştirmiştir. 

Tiyatro eserinin kurala göre yazılmayacağını, halkın isteğinin dikkate alınması gerektiğini söyler. 

Yer ve zaman birliği kuralını reddetmiştir. Tek bir eyleme bağlı kaldığı da söylenemez.

 Beş perdelik değil üç perdelik oyun yapısını kullanmıştır.


Pedro Calderon de la Barca

Çok sayıda, çok çeşitli türlerde oyunlar yazmıştır. 

İspanyol geleneğini sürdürmüştür. 

Klasik olanın ötesine geçmiş, şiirsel bir dil oluşturmuştur. 

Alegorik anlatımlı, mitolojik konulu oyunlar yazmıştır. 


ELIZABETH DÖNEMİ İNGİLİZ TİYATROSU

 Christopher Marlowe

İngiltere’deki burjuvalaşmayı ilk fark eden yazardır. 

Bu sürecin bir sonucu olarak ortaya çıkan tragedyaya ilk somut boyutlarını kazandırmış, bireysel eylemle tarihsel sürecin etkileşimini ortaya koymuştur. 

Dilde güçlü, yoğun, özgür koşuk dilini kullanmıştır.


William Shakespeare

Çok yönlü bir anlatım biçimi vardır. Göstermeci ve benzetmeci tiyatro türlerini bir arada kullanmıştır.

 Koşuğu ve düzyazıyı da yine birlikte kullanır. 

Oyunlarında, dramatik olanla teatral olan ahenkli bir bütün oluşturmuştur. 

Oyun yapıları çok katmanlıdır. 

Toplumsal değerleri koroyla değil, kahramana karşıt bir oyun kişisiyle yansıtır.

 Komedyalarında da tragedyalarında da yapılar çok boyutludur. İ

lk komedyalarında söz oyunlarına ve açık saçıklığa fazlasıyla yer vermiştir. 

Olgunluk dönemindeyse basit güldürüden uzaklaşarak yüksek komedyaya yaklaşmıştır. 

Ayrıca tragedya ve komedyayı da birbirinden ayırmamıştır. Son oyunları ise trajikomedyadır. 



İTALYAN TİYATROSU

Nikolo Makyavelli

’Adamotu’’ adlı komedyasında bölümler arasına şarkılar yerleştirerek bir yeniliğe gitmiştir.

 Fakat klasik kurallara bağlı kalmıştır. 




Daniello Bartoli

Tragedya ve komedyanın farklı iki tür olduğunu ve karıştırılmaması gerektiğini savunmuştur.

 Tragedyada üstün kralların ölümü, imparatorlukların yıkımı ele alınmalıdır.
 
Komedyada ise günlük ve sıradan olaylar yer almalıdır.


Lodovico Castelvetro

Tragedyanın, kendine özgü işlevini yerine getirebilmesi için sahnelenmesi gerektiğini söyler. 

Ona göre, tragedya da komedya da mutlu sonuçlanabilir. 

Tragedyanın mutlu sonu kahramanın başındaki ölümün ya da üzüntünün geçmesiyle sağlanırken komedyada mutlu son kahramanın bir utançtan, bir hakaretten kurtulmasıyla sağlanır.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"İÇİMDEKİ MÜZİK" ROMAN İNCELEMESİ

"TURGUT ÖZAKMAN – OCAK" OYUNU İNCELEMESİ

"DEMİRYOLU HİKAYECİLERİ-BİR RÜYA" ÖYKÜ İNCELEMESİ