NEDEN AHLAKİ DAVRANALIM?


Ben bu sorunun cevabını bir zıtlık kurarak vermenin farklı ama oldukça mantıklı bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum ve ilk sorumu sorarak başlıyorum: Neden ahlaki davranmayalım ki? Evet, sanırım bana sorulan bu soruya ilk cevabım bu olacaktır.

     Etik hakkında yaptığım okuma sürecim boyunca beni fazlasıyla etkileyen, yüreğime adeta hançer gibi saplanan bazı konular vardı. Bu nedenle özellikle bu konulardan ilerlemek istiyorum soruyu cevaplarken. Bunlardan ilki, insanın bir edimi olan çıkarların eşit gözetilmesi ilkesi. Bu ilke aslında doğrudan bize ‘etik’ olanın tanımını verir nitelikte. Bu ilkeye göre ağır bir yaralı ile hafif yaralı iki insan aynı anda aynı yerde bir kaza geçirmişseler ve benim elimde iki doz ağrı kesici varsa, haklarda eşitlik bakımından her ikisine de birer tane yapmam gerekecek. Fakat böyle bir durumda da elimizde tamamen ağrısı geçmiş bir tane, ağrısı ağır bir tane hasta olacak.  


Oysa etik, duruma bu şekilde yaklaşmaz. Ağır yaralı olana iki doz ağrı kesici yapılmalı ve sonuç olarak iki yaralı da hafif ağrılarla ilkyardımı beklemelidir. Bu açıdan düşünülünce ne kadar da insani bir davranış değil mi? Burada insanilik olarak adlandırsak da tamamen ahlaki bir boyut mevcut. Öyleyse neden ahlaklı davranmayalım ki? Ya da hayvanların endüstriyel amaçlara kurban edilmesi. Bunun bir vahşet boyutunda ilerletilmesi ve bunlar yapılırken biraz olsun vicdani bir sorgulamaya gidilmemesi. Bu okumaları yapana dek sanki kedi, köpek, kuş hayvanmış da inek, tavuk, balık hayvan değilmiş gibi davranmışım. Bunun direkt benle ilgili olmadığını biliyorum, toplumsal normların benim kişisel kültürümde oluşturduğu kodlar nedeniyle olduğunu biliyorum. Fakat şimdi farkındayım ve hayvansal yağlar içermeyen makyaj malzemeleri, şampuanlar, bitki özlü diş macunları satın almaya başlıyorum.


 Bunu bir tek ben yapınca sanayi kökten kurumuş olmuyor fakat insan bireysel olarak önce kendinden sorumludur ve ahlak toplumsal, ırksal, kalıtımsal değil oldukça kişiseldir. İnsan kendi ahlak sınırlarını kendi çizer. Bu bağlamda bu farkındalığa vardıktan sonra hayvansal gıdalar kullanmak benim çerçevemde ahlaksızlık ise neden ahlaklı davranmayayım ki? Etik derslerimde sınırları çok daha fazla genişlettik, değinilecek anlatılacak çok nokta da olsa ben en büyük sınıra gelip çevreye değinmek istiyorum. Aslında bana kalırsa kişisel ahlakımızı belirleyen en önemli yer çevre. Bizim çevremize nasıl davrandığımız, ona ne kattığımız, ona ne oranda uyum sağladığımız. Çevreme zarar veren, dünyanın ömrünü kısaltan deodorantları kullanmıyorum, plastik ürünler kullanmıyorum, kullanmak zorunda kalırsam mutlaka ayrıştırıyorum. Çünkü bunun bilinçli bir birey olarak bana neler kazandırdığını biliyorum. Öyleyse neden ahlaki davranmayalım ki?


      Aslında ahlak, insanın kendi olma süreçlerinde ortaya nasıl bir insan çıkardığıyla ilgilidir. Ahlaklı davranmak da bu yönden baktığımızda kişinin bütün bu evrenin etiğine bakarak kendi vicdanı ve iç hesaplaşması sonucunda oluşturduğu bakış açısıdır diyebiliriz. Bu nedenle aslında ahlak tek başına bir olumlu kavram ifade etmekten ziyade iyi ahlak olarak ayrılan olumlu gerçek anlamı yansıtır.

      Şimdi sorumuzun yapısını tekrar eski haline getirip soruyorum: Neden ahlaki davranalım? Her şeyden önce kendimize olan özsaygımız için, kendi birtakım yaşam kurallarımız, ideallerimiz ve belki de biraz olsun sevdiklerimiz için; bir kış sabahı Güneş değil kar görmek için, pencereyi açtığımızda azotu değil oksijeni ciğerlerimize çekmek için ya da her şeyden önemlisi gece yatağımızda vicdanlarımızla barışık şekilde ve ona sarılarak uyuyabilmek için. 



 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"İÇİMDEKİ MÜZİK" ROMAN İNCELEMESİ

"TURGUT ÖZAKMAN – OCAK" OYUNU İNCELEMESİ

"ALTINCI KOĞUŞ" ÖYKÜ İNCELEMESİ